Omega-3 ve Omega-6, hücresel zarı yapımına destek eder, beyaz kan hücrelerinin işine asistan olur, eklem hareketlerini kolaylaştırır, ısı kaybına karşısında vücudu korur, cildin kurumasını önler, kromozom dengesini sağlar, beyin fonksiyonlarını geliştirir, hücre büyümeyi ve oluşumu destekler ve enerji sağlar. Yürek hastalıkları, spazm, yüksek tansiyon, damar sertliği, kan pıhtılaşması ve diyabete karşısında koruma sağlayan prostaglandin* maddesinin yapımında kullanılırlar. Keza kireçlenme, astım, adet öncesi sendromu, alerji, deri rahatsızlıkları, diyabet ve bazı tavır bozukluklarının ikincil belirtilerinin yok edilmesine yardım eder. Omega-3 ve Omega-6 yetersizliği, önemli rahatsızlıklar ve obezitenin nedeni arasındadır.
Omega-3′ler: EPA, DHA ve ALA
Bir yağ molekülünün en kutup noktasına omega noktası denir; “omega” Yunan alfabesinin son harfidir. Omega-3 adı ise, ilk hidrojen çifti kaybının, sondan üçüncü pozisyonda gerçekleşmesinden kazanç. Omega-3′ler her çeşit yağ asidini emebilir. Ve bu da trigliserit* seviyesini (yaklaşık %65) ve kolesterolü (özellikle LDL ya da “fena” kolesterol) düşürerek kalp krizi riskini azaltmaya, damar sertliğini, tansiyonu düşürmeye ve kan dolaşımını hızlandırmaya yardım eder. Oregon Sıhhat Bilimleri Üniversitesi ’nde yapılan bir alıştırma, yüksek kolesterol ve trig-liseriti olan hastaların dört hafta boyunca balık yağı biçiminde Omega-3 almalarını sağlamıştır ve bu sürenin sonunda hastaların kolesterolü %46, trigliserit oranı ise %75 oranında düşmüştür! Omega-3, hem felç riskini de azaltır.
Hayvanlar üstünde yapılan çalışmalarda, bazı Omega-3′le-rin tümörlerin büyümesini ve metastazını bile engellediği görülmüştür. Bunun nedeni muhtemelen, Omega-3′lerin tümörler için yeni kan kaynaklarının engellenmesine yardım etmesidir. İnsanlarda bu kanser karşıtı tesir ile ilgili olarak, Fransa ’da inşalan bir çalışmada göğüslerindeki yağ dokusunda yüksek seviyeli özel bir Omega-3 (ALA) olan kadınlarda, bu seviyenin düşük olduğu kadınlara oranla %60 daha eksik göğüs kanseri riski olduğunu ve İsveç ’te yapılan bir araştırmada da, kanlarında, balık yağından gelen Omega-3 seviyesi yüksek olan erkeklerde, seviyenin düşük olduğu erkeklere tarafından daha düşük prostat kanseri riski olduğunu ortaya koymuştur. Omega-3 iltihapla ve damar sertliği, kolit, fibromiyalji, divertikülit** ve diğer iltihaplanmaya tabi rahatsızlıklarla savaşır. Osteoporoz ve diyabetin de önlenmesine yardımcı olurlar. Son olarak, Omega-3 yağları sizi kuvvetsiz tutar.
Omega-3 yağlan için en iyi iki kaynak eicosapentaenoic asit (EPA) ve docosahexaenoic asittir (DHA); ikisi de, soğuk suda yaşayan yağlı balıklarda ve diğer kuzey denizi hayvanlarında bulunur. Keten tohumu, kenevir, ceviz ve soya fasulyesi yağlan al-fa-linolenik asit (ALA) denen Omega-3 türünü içerir. Keten tohumu Omega-3 kaynağı bakımından en varlıklı bitkidir, yağının %57′sini kapsar; keza, takriben %16 oranında Omega-6 içerir.
Vücudun hatasız çalışması için öyle fazla bakımdan neden vazgeçilmez bir tutam olduğunu anlamanız açısından söyleyelim ki, EPA ve DHA beyin hücrelerinde, sinir aktarma duraklarında, görsel alıcılarda, böbrek üstü ve hormon salgı bezlerinde oldukça çok bulunur.
Amerika Kalp Birliği 2000 yılında herkesin, haftada minimum 85 gram yağlı balık yemesi gerektiğini önermiştir. Aynı yıl FDA (Yemek ve hap Yönetimi) da, yürek hastalığı riskini azalttığı gerçeğini gözden geçirdikten daha sonra Omega-3′ü onaylamıştır. 2004 yılında FDA, Omega-3 içeren ürünlerin etiketlerinde kalp sağlığına yardımcı olduğunun yazılmasına müsade vermiş ve yiyecekte kaç gram EPA veya DHA olduğunun da yazılmasını gerekli görmüştür.
Omega-6′lar: LA, CLA ve GLA
Omega-6 yağlarında, zincirin sondan altıncı pozisyonunda hidrojen kaybı vardır. Omega-3 seviyesi performansına böylece yaklaşmasa da, Omega-6′lar da iyi asit nötrleyici ve enerji için yakıttır. Siz enerji için yağ yakarken, metabolizma hızınızı fazlararak istenmeyen gövde yağlarının yakılmasına yardım eder. Omega-3 gibi, Omega-6 da tansiyon ve kolesterolü düşürür, felç, kalp krizi ve tabii oysa obezite riskini azaltır. Söylemeye gerek yok, damar sertliğini önlemeye destek eder, kanser hücrelilerini durdurur, diyabetik yan etkileri azaltır, âdet öncesi send-romu rahatlatır, saçları, tırnakları ve cildi güzelleştirir.
İki manâlı Omega-6 yağı linoleik asit (LA) ve gamma-linole-ik asittir (GIA). Omega-6 genel nebati yağlar, fındık, ceviz ve tohumlar gibi geniş bir yelpazede bulunduğu için yemeklerinizde zaten mevcuttur. Keza, Omega-6′lar, Omega-3′ler vücut içinde protonloru emdikçe de oluşur. LA safran yağında, soya fasulyesinde, susamda, cevizde, balkabağında, keten tohumunda, kenevir tohumunda, fındıkta ve sıvı yağlarda bulunur. LA ve GLA bir arada, ayçiçeğinde, kuşüzümünde ve hodan yağında bulunur. Tedarik yağa kadar değişir ve o kadar fazla yağda Omega-6 karışımı bulunur. Örneğin, hodan tohumu yağında %24 oranında GLA ve %34 oranında LA bulunur.
YVelsh Ulusal Tıp Okulu ’ndaki incelemeler, hodan yağından alman GLA ’nın metabolizmayı uyardığını ve yağ yakımını artırdığını göstermiştir. Bir çalışmada katılımcılar, GLA aldıkları altı haftalık bir zaman sonunda ortalama 5 kilo vermiştir.
Japonya ’da, Milli Beslenme Araştırma Enstitüsü kadar hayvanlar üzerinde yapılan bir alıştırma, hodan yağından alınan GLA ’nın vücuttaki yağ birikimini azalttığını göstermiştir.
Bileşik linoleik asit denilen bir LA çeşidi ya da CLA, vücudun yağ depolama kapasitesini düşürür ve depolanmış yağların enerji için kullanılmasını sağlar. 2000 yılında Journal ofNutri-tion ’da. yayımlanan bir çalışma, doksan günlük bir dönemde CLA bölge ve sıradan yemek alışkanlıklarında diğer bir öbürlik yapmayan hastaların beden yağ yüzdesinde %20′lik bir düşüş ve yaklaşık 3,5 kilo kaybı olduğunu göstermiştir. Çalışma, öbür dozlarda CLA alımı ve plasebo etkisiyle karşılaştırılmıştır ve günde 3.54 gram CLA alımının bütün avantajlardan avantajlanmak için yeterli olduğu görülmüştür.
Yağ yiyin
Grönland ’daki Eskimolar dünyadaki herkesten daha çok yağ yemektedir. Ama kalp hastalıkları, felç ve kanser bu insanlar tarafından nerdeyse agnostik. Sırları: Omega-3 yağları. Yemekleri genel olarak balık ve kuzey denizi hayvanlarına tabi olduğu için, Omega-3 toplam cisim yağlarının %10′unu oluşturur (karşılaştırmanız için belirteyim, Kopenhag ’da yaşayan ve tipik olarak bir Amerikalı gibi beslenen Danimarkalılar arasında yapılan bir çalışma, kanlarında yaklaşık olarak hiç Omega-3 olmadığını göstermiştir. Benim kendi çalışmalarım da tipik Amerikan seviyesinin %3′ten daha az olduğunu ortaya çıkarmıştır). Benzer seviyedeki Omega-3′iin sizin için ne faydalar sağlayacağını bir düşünün, hele de pH Mucizesi programındafakat zengin nebati gıda ile birleşince.
Yağ yemek -içten yağ yemek yemek- yağ fobisi olanlar ne derse desin, kolesterolünüzü ve tansiyonunuzu düşürür, arterleri-nizdeki plak oluşumunu azaltır. böylece, bu programdaki fazla sayıda amacımdan biri, sağlıklı, elektron zengini tekli ve çoklu doymamış yağ miktarını, hatta doymuş yağ miktarını da, artırmaktır. Bu, zeytin, ketentohumu, hodan ve çuha çiçeği gibi dokunulmamış, soğuk presli ve düşük ısıda hazırlanmış yağlar anlamına kazanç. Hem alabalık, somon, uskumru, sardalye, ton balığı, dolgun levrek ve yılanbalığı en varlıklı EPA, DHA ve Omega-3 kaynağıdır. aynı zamanda da doğal oluşumlu yağ taşıyan gıda anlamına gelir. Balık sadece bir örnektir. Fındık, ceviz ve tohumlar da genelde sağlıklı yağ bakımından zengindir. Derhal dikkatinizi özellikle iki anahtar yiyeceğe çekmek istiyorum: Avokado ve hindistancevizi.
Avokado, pH Mucizesi programında, zeytinyağıyla beraber, tekli doymamış yağların kilit kaynağıdır ve günde en az bir defa yenmelidir – önemli sağlık problemi olanlarda bu miktar 3 ile 5 arasında değişken. İdeal kilonuza ulaşmada ve onu korumada avokado çok önemlidir; çünkü asitleri nötrler, vücudunuzu sindirim, metabolizma ve solunumun mecburi yan etkilerine karşı korur. Bu, obezite ile savaşta yapılması gereken bir şeydir. Ve öteki tekli doymamış yağlar gibi, avokado da kalbin ve kan damarlarının korunmasına tezgâhtar olur. Avokado, kolesterolü düşüren, göz hastalıkları, kalp rahatsızlıkları, şeker hastalığı, obezite ve bir takım kanser türlerinden koruma sağlayan bileşenler içerir, hem de diğer sebzelerden daha yoğun bir şekilde. Avokadonun antiasit özelliklerinin yanında antioksi-danları da vardır. Özellikle kırmızı kan hücresi oluşumuna asistan olan demir, bakır ve potasyumun yanı sıra on dört mineral içerir. En iyi E vitamini kaynaklarından biridir. Nişasta içermez ve şeker miktarı da çok azdır. Avokadonun %80′i yağdır ve bu yağ tamamıyla sağlıklıdır. Keza iyi bir protein kaynağıdır (%10-15).
Sağlıklı bir kiloya ulaşmak için vazgeçilmez olan, yağ zengini ikinci yiyecek de hindistancevizidir. Teknik olarak doğmuş bir yağ olan hindistancevizi yağı, soğuk preslenmiş ve ısıtma işlemi sebebiyle trans yağ oluşumu gerçekleşmemiş olduğu sürece, sindirim bozukluklarına, beyaz kan hücrelerinin çalışmasına takviye eder ve bakteri, maya ve mantar enfeksiyonlarını önlemeye yardımcı olur. Hindistancevizi yağı, laurik asit açısından fazla zengindir (oluşumunda % 50-55 oranında bulunur), vücudun monolaurine dönüştürdüğü orta zincir yağdır. Monolaurin, asidikliği azaltır ve dolayısıyla kilo vermeye yardım eder. Hindistancevizi yağı, mayayı kontrol ederek mayanın iştahını keser ve böylece şeker açlığınız değil olur. Kan şekeri düşüklüğünü engeller ve özlem sancılarının değil olmasını sağlar. Hindistancevizi hakkında son iyi haber: Metabolizmanızı hızlandırır. Hindistancevizinin belli başlı yiyeceklerden biri olduğu Yucatan ’da gerçekleştirilen bir çalışmada, orada yaşayan insanların metabolik faaliyetlerinin, Birleşmiş Devletler profiline yakın yaşamış insanlara oranla %25 daha artı olduğu ortaya çıkmıştır. (Yucatan ’da yaşayan kadınlar menopoz ile ilgili olduğu tanıdık genel belirtilerin hiçbirini yaşamıyor.)
genelde, vahşi somon (çiftlikte yetişmeyen), uskumru, alabalık, ton balığı, buruşuk levrek ve öteki soğuk su balıklarını haftada birkaç kere yiyerek Omega-3, 6 ve 9 oranınızı artırmanızı öneriyorum. Bambaşkaca ketenyağı ve buharda pişmiş sebze ve çorbalar, soğuk meşrubat (shake) ve salata sosları yaparken her gün bitkisel yağları kullanabilirsiniz. Omega-6′nızı çoğaltmak için kenevir, çuha çiçeği ve hodan yağlarını da kullanabilirsiniz. Ve badem, fındık, keten tohumu ve ayçekirdeği yiyin; fakat ham olarak, kavrulmuş değil. Yediklerinizde dağıtılmış yağ tiplerine yer verin. Her durumda da çiğ, soğuk preslenmiş organik yağları tercih edin. Isıya, ışığa ve hatta oksijene maruz kalması yağları ekşitir, tadını etkiler ve faydalı özelliklerini değil eder. bu nedenle seçiminizi marke-tinizdeki soğuk raflardan yapın. Birkaç günlük başvuru için bir tedarik yağ ayırın ve satın aldığınız yağın geri kalanını dondurucuya koyun. Evet, yüksek kaliteli yağlar daha pahalıdır lakin size verecekleri sağlığa paha biçilmez.
Sıradaki bölüm, en iyi yağ kaynaklarını özetlemektedir. Ayrıca, yağ alımınızı takviyelerle desteklemenizi öneriyorum. Ayrıntıları 12. Birim ’deki pH Mucizesi planında bulacaksınız.
İyi yağlar ve bulundukları yerler
Öyle çok sıvı yağ tekli ve çoklu doymamış yağ içerir ve genelde hangisinin büyük oranda olduğuna bakılarak sınıflandırılır. Tekrar söylüyorum, soğuk preslenmiş yağ aldığınıza emin olun; öz çıkarma ve/ya da paketleme esnasında ısıtmak yağı boçeper ve faydalarını yok eder.
Uyumlu olarak kullanıldıklarında, elektron zengini yağların fazla miktarda faydası vardır ve bunlar ideal kilonuza varmaknızda son derece önemlidir. Surgeon General ’in (ABD Umumi Sağlık Servisi ’nin başhekimi) 2000 yılında hazırladığı besin ve afiyet üstüne bir raporda vücuttaki yağ yetersizliği, fazlalığı veya dengesizliğinin bu ülkede gerçekleşen ölümlerin %70′i ile ilgili olduğu belirtilir. Dürüst yağları seçin, onları bolca tüketin ve bu istatistiklerin bir parçası olmayın. Güçlü bir sağlığa sahip olmanın yanı sıra, ideal kilonuzda kalın.
Omega3 ve omega6 yağ asitleri vücudun normal fonksiyonları yerine getirmesi ve düzenli çalışması için alınması gereken en önemli yağ asitleri arasında bulunmaktadır.
YanıtlaSil