Medikal Saglık ve Hastalıklar Saglık vede Fıtness uzreine bir blog.

Cuma, Mayıs 13, 2016

Şeker Tedavisinin anlaşılması ve Tedavisi....







“Vaktiyle diyabet, kişinin hayatına öyle çok sınırla­ma getirirdi, lakin artık bu konuda daha farklı bir kavrama mevcut. Hastalık, kişiler üzerinde eskisi ka­gizli sınırlayıcı değil ve her şey günlük hayatla da­ha bağdaşabilir bir ülkü geliyor.”
“Diyabet bundan böyle kontrol altına alınabildiğine kadar çok büyük bir sorun olmaktan çıktı, insülinin bun­da kayda değer bir rolü var.”
“Hap alırken kendimi hasta gibi hissediyordum. İn-süline geçtikten sonra her şey fazla daha iyi oldu.”
Bu bölümde, tedavide kullanılan ilaçlar, sağlıklı beslen­me ve bedensel aktiviteler de dâhil edinmek üzere, öbür teda­vi tipleri üstünde duracak ve diyabetli şahısların tedaviye başladıklannda kendilerine ne gibi hedefler koymaları gerektiğini tartışacağız.

Hap tedavisinin anlaşılması ve yönetimi
Tip 1 şeker hastalığı, insülin iğnesiyle tedavi edilir ve kişiye sağlıklı gıda ve uyumlu alıştırma tavsiye edilir. Tip 2 diyabette ise, sağlıklı besin ve çalışma ya da dinç gıda, çalışma ve hap kullanımının bir arada olduğu bir tedavi uygulanır. Müşteri 2 diyabeti olan kişiler adamakıllı insüline “bağımlı” olmasalar da, ara sıra buna ihti­yaç duyabilirler. Diyabet teşhisiniz yeni konmuşsa, bu fik­re alışmanız muhakkak bir zaman alabilir. Ama dürüst bilgilerle ve doktorunuzun ya da diyetisyeninizin desteğiyle kısa sürede bu durumla baş edebileceğinizi ve eskisi gibi sağlık durumu­lı bir yaşam sürdürebileceğinizi görürsünüz.
Doktorunuz size, kendi kendinize nasıl iğne oluşturacağı­nızı ve durumunuzu etkin bir biçimde nasıl yöneteceğinizi gösterecektir. Kesin noktalan netleştirmek için doktorunuz­la çok sık karşılaşmak zorunda elde etmek sizi endişelendirmesin. Aklınıza takılanları sormaya çekinmeyin. Soru sormanız ve öğrendiklerinizi iyice “hazmedinceye” dek kendisine danışmanız doktorunuzun da hoşuna gidecektir.

İlaçlar
Müşteri 2 şeker hastalığı için dört esas ilaç grubu mevcuttur: Sülfo-nilüre, biguanid, acarbose ve thiazolidinedione. Bunların hepsine genellikle oral hipoglisemik ajanlar (OHA) denir. Bu ilaçlar tek başına ya da bir arada alınabilir. Alıcı 2 diyabe­ti olan böylece fazla insan, bu ilaçların dinç bir gıda dü­zeniyle birlikte diyabeti denetleme aşağıda tuttuğunu görmüş­cins. Oysa, kişiye hangi kombinasyonun veya dozun uy­gun olduğunu tespit etmek için birazcık zaman gerekebilir.
İlaçların tümü ayrı işlevlere sahiptir.- Bazdan pankreasın daha fazla insülin üretmesini, bazılan da üretilen insülinin daha iyi kullanılmasını sağlar. îlaçlann bir kısmı da, bağır­saklardan dekstroz emilim hızını yavaşlatır. Birey için en yerinde ilacın hangisi olduğuna hekim karar verir. Doktor, ansızın pozitif ilaç da yazabilir. Aynca kişiye ilaçlann işlevi, ne za­man alınacağı, kandaki ve idrardaki dekstroz seviyelerinin na­sıl takip edileceği doktor veya hemşire tarafından tarif edilir.
* insüline başlamak, benim için hayli moral bozu­cuydu. İyiye gittiğimi düşünüyordum, Insüline başla­yacaksın ’ denilmesi beni düş kırıklığına uğrattı.”
İlaçlar kan şeker seviyenizi alışılagelmiş değerlere düşürmeye yetmeyebilir. Bu durumda ilaçlann yanına insüline geç­meniz ya da ilaç yerine sadece insülin almanız tavsiye edi­lebilir. Bu sık rastlanan bir durumdur ve bir kusurunuzun olduğu ya da kendinize iyi bakmadığınız anlamına gelmez.

İnsülin
Herif 1 diyabeti olan kişiler hayatlarının sonuna kadar insü­lin iğnesi kullanmakla birlikte, içten ve dengelenmiş besinlere da­yalı sağlıklı bir besin düzenine de riayet etmelidirler. Ay­nca genel sağlık açısından ve diyabet komplikasyonlannı en­gellemek namına egzersiz yapmalan da öğüt edilmektedir.
‘Niçin insülin iğnesi olmam gerekiyor? ’
İnsülinin kan dolaşımına geçmesi için en etkili yol bu­dur. Midedeki sindirim salgıları bu maddeye hasar verdiği için insülin ağızdan alınamamaktadır.
‘Hangi çeşit insülinler mevcuttur? ’
İnsülinler arasındaki esas çeşitlilik, tesir etme hızlanan­dadır. Kısa, orta ve uzun vadede etki eden insülinler mevcuttur. Kısa vadede tesir eden insülin, saydam ve soluk­dir. Diğer ikisi ise, insülinin cilt altından emilimini yavaş­latmak için katkı maddesi maddeleri ihtiva ettiğinden şeffaf değil­dir. Kısa ve orta vadede tesir eden insülini, tek şırınga içinde beraber göstermek mümkündür oysa şeffaf in­sülini herhangi bir saydam olmayan insülinle kirletmeme­ye dikkatli olmak gerekir. böylece, enjektöre daima önce şeffaf insülin çekilmelidir.
Eğer insülini kanştırmak sizin için zorsa, içinde bambaşka oranlarda keza kısa keza de orta vadede etki eden insülin bulunan hazırlanmış insülin preparatlannı kullanabilirsiniz.
‘Niçin günde birkaç kez insülin enjekte etmem ge­rekiyor? ’
İnsülin tedavisinin amacı, vücudun doğal insülin ihtiya­cını karşılama şeklini olabildiğince aynı şekilde taklit et­mektir. Diyabeti olmayan bir kişinin vücudunda, gıda alı­mına tepki olarak pankreas göre insülin salgılanır. Öğünler aralarında kan şekeri seviyesi düşerken, insülin se­viyesi de düşüşe geçer. Ama kan dolaşımındaki insülin, hiçbir zaman tam olarak sıfıra inmez ve insan vücudunda 24 saat içerisinde hiçbir zaman, kan dolaşımında algılanır seviyede insülin bulunmaması laf konusu olmaz. Kendini­ze insülin iğnesi yaptığınızda hedeflediğiniz şey, pankrea­sın doğal insülin imal düzenini tıpkı taklit etmektir.
Çoğu insan, üç ana öğünden önce kısa vadede etki eden üç enjeksiyona ek olarak, uykudayken kan şekerini denetim altına almak için gece zamanında orta ya da uzun va­dede etki eden insülin alır. Benzer derecede yaygın ve başa­rılı bir sistem de, günde iki kere kısa ve orta vadede tesir eden enjeksiyon karışımı uygulamaktır. Kısa vadede tesir eden insülin, eksik bir süre sonra yiyeceğiniz yemeği, örneğin kahvaltıyı ya da akşam yemeğini denetleme altına alırken; orta vadede etki eden insülin, öğle yemeğini ya da gece ya­nsı kan şekerini kontrol altına alır. Birçok insan buna ben­zer sistemleri senelerdir sıkıntı çekmeden kullanmaktadır.
Eğer kendinize günde birkaç defa enjeksiyon yapmaya alışamayacaksanız veya vücudunuz insülin ihtiyacınızı karşılamada kısmi bir eksiklik gösteriyorsa, sadece bir ve­ya iki orta veya uzun vadeli enjeksiyon ile insülin ihtiya­cınızı giderebilirsiniz.
‘Enjeksiyonu nereden ve nasıl yapmalıyım? ’
Hizmet aldığınız kurumdaki uzmanlar, size enjeksiyon-lannızı nereden ve nasıl yapacağınızı göstereceklerdir. Bu­gün çoğu birey, tek kullanımlık plastik şırınga ve iğneleri seçim etmektedir. İnsülin enjeksiyon kalemleri de, en çok kullanılanlar arasındadır. Enjeksiyon kalemlerinin tümü­nin egzersiz prensibi çoğunlukla aynıdır. Geriye sadece, hangisinin sizin için en iyi uygun seçenek olduğuna karar devretmek kalmaktadır.
İnsülini damara veya kasa yok, cilt altına enjekte et­mek gerekir. Baz kişiler, artı derine girdikleri için, insülini yanlışlıkla deri altındaki kasa verirler. Özellikle kuvvetsiz kişile­rin, iğneyi deriye sokma derecesini içten ayarlaması daha zor olabilir. En basit yöntem, deriyi iki parmakla sıkıştıra­rak, yükselen kısma 90 derecelik açıyla iğneyi yapmaktır. Derinizi fazla artı sıkıştırmamaya uyarı edin, huysuz takdirde iğne canınızı yakar! İnsülinin kasa geçmemesini temin etmek üzere yapılmış bambaşka boylarda iğneler vardır. Bu noktada doktorunuz size yerinde tavsiyede bulunacaktır.
Tekrar afiyet uzmanlan tarafından, enjeksiyon için en uygun bölgeler hakkında bilgilendirileceksiniz. Çoğunlukla en uygun bölgeler, baldırlann üstteki kısımlan, kalça ve karındır.
Önemli bir diğer husus da, aralıksız benzer yerin kullanılma­masıdır. Huysuz takdirde ufak bir şişkinlik oluşup insülinin emiliminde birtakım sorunlar ortaya çıkabilir. Orta ve uzun vadede tesir eden iğneler için, baldır ve kalçalar; kısa zaman­de tesir edenler içinse kann bölgesi daha uygundur.
‘Enjeksiyon can yakar mı, iz bırakır mı? ’
Senelerdir kendilerine enjeksiyon uygulayanlar, hiç acı hissetmediklerini söylerler ama yeni başlayan çoğu kişi ilk kez bu iğneleri biraz can brülör bulmaktadır. İğne yapar­ken muhtemel olduğunca gevşeyin ve size gösterilen tekni­ği uygulayın. Bazı kişiler, deriyi birkaç saniye buzla ovma­nın acıyı yok ettiğini söylerler. Siz de bu yöntemi uygula­yabilirsiniz. Zamanla iğnenin daha az can brülör olduğu­nu göreceksiniz. Eğer duyduğunuz acıda herhangi bir azalma olmazsa, bir sıhhat merkezine başvurabilirsiniz.
İnsülin iğneleri oldukça ince olduğu için çoğunlukla iz bı­rakmaz. Bazen enjeksiyonun arkasında eksik miktarda kana­ma veya minik bir yara oluşabilir ama bu endişelenmeni­zi gerektirecek bir durum değildir. Muhtemelen enjeksiyon sırasında iğne, cilt aşağıda ince bir damara eşit gelmiş­tir. İnsülinin ilk elden kan dolaşımına karışması neredey­se imkânsızdır, bu yüzden minik kanamalardan ötürü endi­şelenmenize lüzum yoktur.
Hap tedavisi hakkında notlar
* Tip 2 diyabet için ilaç tedavisi faydalıdır.
* Diyabet tedavisinde kullanılan tabletlerin bambaşka ayrı etkileri vardır.
* insülin tedavisi, tüm Herif 1 diyabetliler için gereklidir.
Çoğu Tip 2 diyabetli de buna ihtiyaç duyar. O Günde 2 ila 4 defa enjeksiyon yerine getirmek gereklidir. O Enjeksiyon ara sıra şişlik oluşturur ya da iz bırakır.
* İnsülin iğneleri, kısa, orta ve uzun vadede etkin şek­lînde üç gruptur.
* İçinde farklı oranlarda ayrıca kısa keza de orta vade­de tesir eden insülin bulunan önceden karıştırılmış hazırlanmış insülin preparatları mevcuttur.
Sağlıklı besin düzenine geçmek
Niçin yediklerinizi değiştirmeniz gerekir?
Gıda biçiminizin sağlığınız üstünde etkisi vardır. Birçok insan “zaten sağlıklı beslendiği” fikrini taşısa da, gü­nümüzde bilhassa Batı dünyasında yaşayanlann çoğunlu­ğu, aşın kalorili ve fazla miktarda gıda tüketmektedir. Bu da, yüksek kolesterol seviyesi, aşın kilo hatta kalp krizi gi­bi sonuçlara yol açmaktadır.
Hangi herif diyabetiniz olursa olsun, yediklerinize dikkat etmek kan şekeri seviyenizin dengelenmesine asistan olur. Bu yüzden uygulayacağınız diyet, tedavinizin vazge­çilmez bir parçasıdır. Fakat peşine düşüp takip etmeniz gereken diyet, elbette leziz yiyeceklerden en ince ayrıntısına kadar vazgeçmeniz gerektiği anlamına gelmez. Gıda alışkanlıklannızı başkalaştırmak, çok özel bir diyete uymak yok, sadece herke­se önerilen sağlıklı gıda rejimini uygulamaktır.
Sağlıklı beslemek sizi şu risklerden korur:
* Diyabete emrindeki komplikasyonların oluşma ihtimali bü­siklet ölçüde azalır.
* Kolesterolünüzün düşmesiyle kalp hastalıkları, tansiyon ve kilo problemlerinden korunmuş olursunuz.
* Bazı kanserlere yakalanma riskiniz düşer. (Kanser va-kalannın üçte ikisine yediklerimiz sebep olur.)
* Arteritten büyük ölçüde korunmuş olursunuz.

Sağlıklı beslenmenin diyabete faydası ne?
Aşağıdaki tablo (bkz. Şekil 2), sağlıklı bir besin dü­zeni için hangi yiyeceğe ne kadar siklet devretmek gerekti­ğini göstermektedir. Tabloda genel kabul görebilen beş yiye­cek grubu temel alınmıştır. Bu tablo, sağlığınız için en çok lezzet aldığınız yiyeceklerden vazgeçmeniz gerekmediğini gösterir. Dinç bir gıda düzeni, dört belli başlı gruptaki yi­yecekleri içten bir dengede, her gün tüketmeyi ve buna ek olarak yağlı-şekerli yiyeceklerden de sadece bir tanesini eksik miktarda yeme iznini içerir. Eğer besinlerinizi bu oran­da seçerseniz, besin ihtiyacınızı karşılamış olursunuz. Aklınızdan çıkarmamanız gereken husus şudur; yediğiniz her şey -ayrıca esas keza de ara öğünler- beslenme dengeni­ze bir eklemede bulunur.
* Öğünlerinizde nişastalı besinlere yer verin. Bunlar; ek­mek, patates, pirinç, makarna, erişte, tahıllar, kraker ve kahvaltılık gevreklerdir. Bu Nedenle nişasta, lif, vitamin (özellikle B vitamini) ve mineral almış olursunuz. Ayrıca de, nişastalı gıdaların glikoza dönüşmesi daha uzun sür­düğü için kan şekeriniz daha geç ve daha yavaş yükselir.
* Günlük en düşük beş porsiyon meyve ve sebze tüketin.
Bilhassa taze meyve ve sebzeleri tercih edin. Fakat konserve meyve-sebzeler ile meyve suyu ve kurutul­muş meyveleri de tüketebilirsiniz. Kahvaltıdan akşam yemeğine değin her öğüne sebze ya da meyve ilave edin. Bunlar vitamin, mineral ve lif içerir. Antioksidan vitaminlere sahip (A, C, E vitaminleri) meyve ve sebze­ler sizi yürek hastalıkları ve kansere karşısında da korur.
* Ölçülü miktarda süt ve süt ürünleri tüketin. Süt ürünle­ri, kalsiyum ve protein ile A ve B vitaminlerini içerir. Fakat mümkün olduğunca bu ürünlerin eksik yağlı olan-lannı seçim edin.
* ölçülü miktarda et ve balık tüketin. Et ve balık tüketi­minde de, yine az yağlı seçeneklerden yana tercihte bu­lunun. Bunlar; yağsız et, tavuk ve balıktır. Haftada en düşük iki defa balık yemeye çalışın. (Protein ihtiyacınızı yerine getirmek üzere et yerine bakliyat da tüketebilirsiniz. Aynca yanında bakliyat edinmek suretiyle etin daha bes­leyici olmasını sağlayabilir ya da sadece bakliyat tüke­terek, et tüketiminizi üye indirebilirsiniz.)
* Yağ ve yağlı-şekerli yiyecek tüketiminizi azalan. Kalp hastalıklan, tansiyon, kolesterol ve fazla kilo gibi prob­lemler göz önünde bulundurulduğunda, besin yo­luyla alınan yağ oranını azaltmanın gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Yağ taşıyan gıdalann gıda değeri sınırlıdır ve ihtiyacınız olan yağı, süt ve süt ürünleri ile etten de alabilirsiniz. Margarin ve kızartma yağlarını kullanım­yın. Yağlı ve şekerli abur cuburlardan olası oldu­ğunca uzaktan durun; hatta bunları hiç yemezseniz daha iyi olur. Yemek hazırlarken ve pişirirken yağsız yöntem­leri tercih edin.

Yağ tüketimi
Tükettiğimiz yağlar genelde ikiye aynlır:
* Dolu yağlar. Vücudumuza ne kadar fazla yağ girerse böylece çok kolesterol üretiriz. Kolesterol kanımızda bi­rikir ve kalp hastalığı oluşma riskini arttırır. Batmış yağlar, en çok süt ürünlerinde ve et gibi hayvansal gı­dalarda bulunur. Keza, hindistancevizi yağı gibi bir takım bitkisel yağlarda, margarinde, pasta, bisküvi, çikolata ve pudinglerde kullanılan yağlarda da batmış yağ var­dır. Bu yağ türü, yiyecek etiketlerinde “hidrojene nebati yağ” olarak geçer.
* Doymamış yağlar. Bu grup, tekli doymamış yağlan ve çoklu doymamış yağları içerir. Bunlar vücudun belirtilen
vitaminleri alabilmesi için eksik miktarda da olsa gereklidir ve yemekleri daha leziz ülkü getirir. Lakin yine de, bu yağlar da yüksek kalorilidir. Doymamış yağlar, ayçiçe­ği, mısır ve soya yağında, zeytinyağında, “doymamış yağlar açısından varlıklı” diye belirli yumuşak mar­garinlerde, fındık ve cevizde, alabalık, sardalye gibi yağ­lı balıklarda bulunur.
Beslenmenizde doymuş yağ yerine doymamış yağlara ağırlık devretmek için
* Ekmeğe sürmek için çoklu/tekli doymamış yağ içeren margarinler kullanın.
* Yemek Yemek pişirirken çoklu/tekli doymamış yağları tercih edin.
* Kanşık bitkisel yağları kullanmamaya çalışın. Çünkü bunlarda doymuş yağ oranı yüksek olabilir.
Yeni Bir Açılış
Besin düzeninizde değişim yerine getirmek; alışveriş ve yemek yapma gibi uzun soluklu alışkanlıklannızda ve da­mak tadınızda azımsanmayacak farklılıklar olması anlamına kazanç. Oysa yapacağınız şansın dönmesi, sizi daha dinç bir hayata taşıyacaktır. Geçiş aşamasında problem yaşamamak için, yeni beslenme biçiminizin sizi koruyacağı ya da ortaya çıkmasını engelleyeceği problemler üzerinde düşünün. Böy­lece dinç beslenme konusundaki kararlılığınız artar.

Başarılı bir geçiş dönemi için nasıl plan bir yap­manız gerekir?
Aşağıdaki önerilerden size yardımcı olabileceğini dü­şündüklerinizi işaretleyin. Aklınıza gelen başka öneriler olursa onları da listeye ekleyin.
* Buzdolabınızda sizi hatalı şeyler yeme konusunda tetik-leyecek yiyeceklere yer vermeyin.
* Alışverişe çıkmadan önce liste planlayın. Bu Nedenle yal­nızca gereksinim duyduğunuz şeyleri almış olursunuz.
« Yanınızda ve arabanızda diyetinize yerinde atıştırmalık yiyecekler taşıyın.
* Günlük yemek saatlerini evvelden planlayın.
* Gerektiğinde bir yakınınızdan sizi yeni besin düze­niniz hakkında cesaretlendirmesini isteyin.
* Yemek Yemek pişirirken tatmamaya özen gösterin. Çünkü bu, artı yemenize sebep olabilir.
* Yemeğe patavatsız siklet vermekten kaçının.
İşler Zorlaştığında Ne Yapacaksınız?
Bazen bu yeni düzeni kesintisiz kılmak size zorlama gelebilir. Yapacağınız değişikliklerin, günlük yaşamınızın bir tutam­sı haline gelmesi azıcık zaman alabilir. Yeme alışkanlıklan-nı bitmiş düzenlemeye çalışan o kadar fazla birey, arada, uygu­ladığı diyetle uyumsuz ufak tefek hatalar yaptığını fark eder. Bu hatalar ve küçük kaçamaklar kimi zaman kişinin hassasiyetini arttınp, diyetten adamakıllı vazgeçmesiyle so­nuçlanabilir.
Yeni gıda düzeniniz konusunda cesaretlendirilme­ye ihtiyacınız olduğunda, sizi uyguladığınız diyete motive edecek şeyler yapın:
* Sizi cesaretlendirmesi için anlaştığınız arkadaşınız veya yakınınızla konuşun.
* Kendi kendinize, yeni düzene sadık kalırsanız sağlığınız açısından ne gibi faydalar göreceğinizi hatırlatın. Bunla-n uzun ve kısa dönem faydalan olarak detaylandınn.
* Bugüne kadar elde ettiğiniz başarıları düşünün.
* Basanlarınız için kendinizi ödüllendirecek sağlıklı yollar bulun.
Gıda Biçiminizi Değiştirmek
* Öğünlerinizi düzenli ışık halkası getirin. Jurnal öğünlerinizi düzenli ışık halkası getirin ve defalarca aynı saatlerde yiyin. Böyle­ce kan şekeri seviyenizi adi düzeyde tutmanız ko­laylaşır.
* Yağı azaltmaya çalışın. Kızarmış ve yağlı yiyeceklerden uzakta durun; tereyağı, margarin, peynir ve yağlı yiye­cekleri olası olduğunca az tüketin.
* Nişasta ve karbonhidrat içeren gıdaların yüksek lif oran­lı olanlarını seçim edin. Ekmek, pirinç, makarna, pata­tes, un, mısır, mercimek, kuru fasulye, nohut gibi yiye­ceklerin içindeki nişasta vücudumuzda glikoza çevrilir, ama bu müşteri yiyeceklerin içindeki nişastanın glikoza çevrilmesi yavaş olduğu için, kan şekeriniz daha geç ve daha yavaş yükselir. Baklagiller, lifli olduklarından sizin için daha uygundur çünkü lif, karbonhidratlann emili-mini yavaşlatır.
* Şeker alımım eksilen. Şeker içeren gıdalardan, şekerleme ve şekerleme tarzı abur cuburlardan ve şekerli içecekler­den uzaktan durun. Şekeri azaltılmış konserve yiyecekleri ve suni tatlandırıcıları tüketebilirsiniz.
* Tuz alımım azalan. Daha fazla baharat kullanarak tuzlu alımınızı azaltın. Her gün yemeğinize azıcık daha az tuz ekleyin.
* Özel diyabetik gıdalardan kaçının. Bu cins gıdalar fiyatı yüksek olduklan gibi sağlık durumu açısından fazla belirgin bir farklan yoktur. Bir De yiyip içtiklerinizin diyabetik olduğunu düşünüp sının aşabilirsiniz.
Yeme alışkanlıklannı bitmiş düzenlerken, gerçekte ulaşılabilecek hedefler belirleyin. Motivasyon ve şevki, ba­san kadar arttıran bir şey yoktur. Diyetinize sadık kaldığı­nızı gördükçe tedaviye inancınız artar. Bunun sağlığınız üzerindeki etkilerini ilave bir üstünlük olarak değerlendirin.

Dinç bir diyetin kilit noktaları
* Düzenli olarak yemek yemek yiyin.
* Her öğüne, mümkünse yüksek lifli, nişastalı bir gıda ek edin.
* Yağ tüketimini azaltın.
* Şeker tüketimini azaltın.
* Ceset ağırlığınızı sabit tutmaya ve maddesel aktivitele-re ağırlık vermeye çalışın.
* Tuzu eksik kullanın.
* Alkol kullanmayın.

Dışanda yemek yemek ve tatiller
* “Seyahat etmem veya meslek değiştirmem gerekti­ğinde, diyabetim olduğu gerçeğini değerlendir­meye almalıyım. Ama bu koşul sürekli olarak kafamı meşgul etmiyor. gerçi, diyabetiniz varsa aralıksız bir şeyler öğreniyorsunuz.**

Dışanda yemek
Giderek daha fazla öğünü evimizin açık havada geçiriyoruz. giderken ya alelacele bir restoranda yemek yiyor ya da fast food ’la geçiştiriyoruz. Hazırlanmış gıdalar, evde yapılanlara kı­yasla daha yağlı ve tuz olduklan gibi daha az lif banndı-nr özelliktedir. sürekli olarak dışanda yemek yemek yemiyorsanız, ara sıra restorana gitmeniz büyük bir problem değildir. Oysa düzenli olarak dışanda yiyorsanız, düşük yağlı seçe­nekler aramalı, tereyağı veya krema taşıyan, kızartılmış ve­ya yağda pişirilmiş gıdalardan kaçınmalısınız. Çünkü bun­lar hazırlanış şekilleri nedeniyle yağ yüklü yiyeceklerdir.
Kimi zaman arkadaş davetleri de probleme dönüşebilir. Sizi evine misafir etme eden ve sizin için nefis yemekler yapa­rak zahmete giren arkadaşlarınızı geri çevirmeye utanabi­lirsiniz. Eğer onlara diyabetinizin olduğunu ve yüksek şe­ker ve yağ ihtiva eden gıdalardan kaçınmanız gerektiğini baştan söylemiş olursanız, olasılıkla böyle bir tabloyla karşılaşmazsınız.

Tatil ve gezi
Tatile çıktığınız zaman da benzer beslenme kurallan geçer­lidir. Gittiğiniz yerde ikram edilen yiyecekleri tanımıyorsa­nız, içinde neler olduğunu sormaya çekinmeyin. Bazı hava yolu şirketleri, mönülerine “özel diyabetik” yiyecekleri dâ­hil ederler. Fiilen bu nesil yiyeceklerden kaçınmanız daha iyidir çünkü bunlann içerdiği karbonhidrat oranı çok düşük olabilir. Yemek Yemek şirketleri genelde aslolanın karbonhidrat­ın kesmek yok de, denge oluşturmak olduğunu dikkate almazlar. Yolculuk esnasında yanınıza fazladan karbonhid­ratlı gıda alırsanız, gereksinim duyduğunuzda yiyebilirsiniz.

Toplantılar
Önceden biraz düşünüp planlayarak istediğiniz toplan­tıya katılabilirsiniz. Göz önünde bulundurmanız gereken şey, yemek saatinizde yaşanacak değişikliğe göre bir ayar­lama yapmaktır. Muhtemelen o gün, akşam yemeğiniz her zamankinden daha geç bir saate sarkacak ve yeniden her za­mankinden azıcık daha farklı yemekler yiyeceksiniz. însü-lin ya da hap tedavisi görüyorsanız, bu değişiklikleri dikka­te alarak önlem alabilirsiniz. Katılacağınız toplantı pozitif­dan bedensel güç harcamanızı gerektirecekse, biraz daha pozitif yemeye gereksinim duyabilirsiniz. Rutin dışı aktiviteler, ne dek enerji harcadığınıza alt olarak belirlenecek miktarda ekstra karbonhidrat almanızı gerektirebilir.

Bedensel aktiviteyi arttırmak
Diyabeti olmayan bir kişi egzersiz yaptığında, kandaki üzüm şekeri seviyesinin artmasına yol açan hormonlar üretilir­ken, pankreasın insülin salgılaması durur. Oysa insülin ya da sülfonilüre tabletleri aldığınızda, insülin seviyeniz
yükselmeye devam eder ve çalıştırdığınız kolunuza ya da bacağınıza enjeksiyon yaparsanız, insülin her zamankin­den daha tez emilir.

Egzersiz niçin diyabetli insanlar için daha önemlidir?
Çalışma cümbür cemaat için önemlidir. Daha dinç olmamızı ve kendimizi iyi hissetmemizi sağlar; formumuzu koruma­mıza destek eder, kalp hastalığı riskini azaltır, kilo kontro­lüne destek olur ve kaslanmızm gücünü arttırır. Aynca be­denimizi geliştirerek hayata daha olumlu ve dinç bir gözle bakmamızı sağlar.
Alıştırma, diyabetli halk için daha da faydalıdır. Her şeyden önemlisi, ahenkli egzersiz, kandaki üzüm şekeri seviyesinin kontrolüne tezgâhtar olur. Uyumlu çalışma, hücrele­rin insülin hassasiyetini arttırır. Bu Nedenle düzenli olarak eg­zersiz yapan Tip 1 diyabetli kişiler, kanlanndaki şeker se­viyesini daha küçük miktarlarda insülin kullanarak kon­trol aşağı tutabilirler. Aynı şey, insülin veya ağız yoluy­la şeker hastalığı ilacı alması gereken Tip 2 diyabeti olan kişiler için de geçerlidir. Egzersizin bir diğer faydası da, kandaki yağ seviyesinin düşmesine muavin olmasıdır. Bu Vesile Ile felç ve kalp krizi riski azalır.
Orta şiddetli alıştırma esnasında, önce kaslarda depola­nan glikoz kullanılır. sonradan kaslar kandaki glikozu kullanmaya başlarlar. Böylelikle kandaki dekstroz miktan kademeli olarak düşer. Egzersizden sonra bile, kandaki gli­koz miktan düşmeye devam eder çünkü kaslar kendi gli­koz depolarını her yerde yüklemek için kandan üzüm şekeri alır­lar. Bir Takım gövde hücrelerinin, egzersizden sonraki birkaç gü­ne değin insüline daha iyi yanıt verdiğine inanılmaktadır.
Müşteri 2 diyabette problemin bir kısmı, vücuttaki insülinin ye­terli düzeyde kullanılamamasıdır (hücrelerin insüline yanıt verememesi). Ahenkli egzersizle vücut hücreleri insüline daha iyi yanıt verir ışık halkası gelirler. Bu Nedenle, kan şekeri sevi­yesindeki dalgalanmaları durdurmak olası olabilir.

‘Ne değin alıştırma yapmalıyım?
Egzersizin, etkili olması için, haftada 3 kez ve en az 20 dakika boyunca uyumlu olarak yapılması gerekir. Elbette her gün alıştırma gerçekleştirmek çok daha iyidir. Fakat, herhan­gi bir spor programına başlamadan önce, sizin için en uy­gun olan egzersizlerin neler olduğunu öğrenmek için dok­torunuza danışın.

Niçin zahmet edeyim? 
Çoğu insan egzersiz yapmaktan kaçınır. Kimisi bunu rahatsızlık verici ve sıkıcı bulur, kimisi vakit aldığından şikâyet eder, kimisi de utanır ya da kendisini bu konuda kabiliyetsiz hisseder. Fakat “aerobik” gibi -olur ya de sizi zorlayacak- egzersizlere girmeden, küçük de olsa günlük aktivite miktarınızı arttırmanın azımsanmayacak faydası vardır. Vücudumuz yol almak için yaratılmıştır ve ha­reket etmediğimiz takdirde bedensel işlev kapasitemiz azala­caktır.
Ihtiyar ya da fazla şişman şahısların, günde 10 km koşama-dıkları veya ileri düzeyde aerobik yapamadıkları için, eg­zersizi tamamen bıraktıklan olur. Oysa yapacağınız en küçük hareketler dahi sizin için önemlidir. Hatta yalnızca birkaç dakika yürümek bile, vücudunuzda bir şeyleri hare­kete geçirmeye yetebilir. sonradan, yaptığınız hareketle­ri aşama evre uzatabilirsiniz.
Hâlâ ikna olmadınız mı?
“Bu çok ağır bt alıştırma. Devam ettirmem olası değÛ”
Hoşunuza dışarı giden bir spor dalı veya aktivite seçer ve bu­nu aşama safha geliştirirseniz, alıştırma yapmak size çok ağır gelmeyecektir. Giderek bundan daha artı haz alacak ve caymak istemeyeceksiniz.
“Benîm zamanım değil. Fazla yoğun bt hayatım var.”
Haftada iki veya üç kere yalnızca 20 dakika ayırarak epeyce yol kat edebilirsiniz. Diğer Taraftan hareket ederken ken­dinizi daha genç ve etkin hissedersiniz. Faydalannı görme­ye başladıktan sonra bunu alışılmışlık haline getirmek ve jurnal programınızda egzersize yer parçalamak fazla daha ko­lay olacaktır.
“Benim gereksinim duyduğum şey rahatlamak.”
Alıştırma tam da gevşeme ihtiyacınızı karşılayacak şey olabilir. Bu Vesile Ile günlük problemlerden uzaklaşıp üzeri­nizdeki stresi azaltacaksınız. Yaptığınız egzersizden sonradan, kendinizi sıcak, rahat ve açılmış hissedeceksiniz. Henüz egzersizi bitirmeden önce bile, bunun gevşetici etkisini ayrım edeceksiniz. Son dönemde yapılan araştırmalar, eg­zersizin depresyona da iyi geldiğini göstermiştir. Keza çalışma yaptığınız günler daha iyi uyuduğunuzu da fark edeceksiniz.
“Egzersizin üstünlük sağlaması için, canımı yakması ge­rekmez mi?”
Hayır! Eğer canınız yanıyorsa, kendinizi çok zorluyor­sunuz demektir. Acı hissediyorsanız, durun. rahatsız edici şekilde nefessiz kaldığınızı hissediyorsanız, yavaşlayın ya da egzersizi sonlandırın.
“Artık benim için çok geç, benden geçtir
Katiyen fazla geç değildir. Cümbür Cemaat halihazırdaki durumun­dan daha zinde olabilir. Yaşınız ne olursa olsun, kendinize uygun bir alıştırma bulabilirsiniz. Hareket etmekten ne ka­bakımlı uzaksanız, başladıktan sonra bunun faydasını o kadar çabuk görürsünüz.
“Kalbim için zararlı yok mi?”
Tam tersine, çalışma kalbinizi korumaya asistan olur. Alıştırma yaptığınızda kaslannız normalden daha fazla ok­sijene gereklilik duyar; kalbiniz de gereken oksijeni taşıyacak kanı pompalayabilmek için daha çabuk çarpar. Fakat dü­zenli olarak egzersiz yaparsanız, kaslarınız oksijeni kul­lanma konusunda gelişir, kalbiniz de her atışta daha pozitif kan pompalar. Bu durumda kalbinizin eskisi değin süratli at­ması gerekmez. Zindeleştikçe, kalbinize yüklenmeye gerek kalmadan daha ağır egzersizler yapabilirsiniz. Ahenkli eg­zersiz yapmanın başka faydalan da vardır. Egzersiz, yük­sek tansiyonun teftiş edilmesine de yardım edebilir. Da­mar tıkanıklığı ve kalp krizi geçirme riskini azaltır.
“Ben sporcu değilim.”
Spor yapmayı sevmiyorsanız bile, yapabileceğiniz çok öbür aktiviteler olabilir. Mutlaka hoşunuza gidecek bir şeyler bulabilirsiniz. Sizin için yerinde olanı bulana kadar ayrı türleri deneyin. Unutmayın, yürüyüş bir eg­zersiz türüdür.
“Fazla utanıyorum.”
Utanma duygusunun sizi çalışma yapmaktan alıkoy­masına müsade vermeyin. Somurtkan halde, kendinize büyük bir adaletsizlik yapmış olursunuz! Halk ne kadar yaşlı ve şiş­man olurlarsa olsunlar, çalışma yapmaktan zevk alabilir­ler. Kendinize yerinde bir egzersiz seçtiğiniz takdirde, utan­mayı bırakacaksınız.
“Ya bir tarafım burkulursa…”
Bu nesil durumlar ancak kendinizi çok zorlarsanız başını­za gelir. veya ara sıra fazla ağır egzersizler yapar, bazen de hiç hareket etmezseniz. Egzersize hafif düzeyde başlar ve dozunu yavaş yavaş arttınrsanız, burkulma ve stres oluşma riski düşer. Diğer Taraftan alıştırma, kaslannızı kuvvetlen­direceği için sizi yaralanmalardan da korur. Kaslar kulla­nılmadığında zayıflar ve erir; mesela kınlan bir ayak al­çıya alındığında o bacaktaki kaslar zayıfladığı için but incelir. Normalden daha fazla kullanılan kaslarsa güçlenir.
“Eğer ahenkli hale getkemiyorsam devam etmemim ne anlamı var?”
Egzersizden üstünlük bakmak için önemli şekilde antrenman yapmanız, kendinizi çok sıkı bir forma sokmanız ya da re­kabet gerektiren sporlara girişmeniz gerekmez. Haftada yalnızca iki veya üç kez, yalnızca 20-30 dakikalık bir yürü­yüş bile size büyük fayda sağlayacaktır.
Bu tur şeyler için fazla şişmanım”
O zaman siz, özellikle de kuvvet arttıncı hareketler söz konusuysa, düzenli egzersizden en başta faydalanması ge­reken kişisiniz. Egzersiz yaparak kalori yakıt ve kilonuz üzerinde teftiş kazanacaksınız. Aldığınızdan daha artı kalori yakarsanız, vücudunuz kendi enerji depolannı kullan­maya ve yağlannızı eritmeye başlar. Bazı metabolizmalar, egzersize son verdikten sonradan da -kimi vakit 24 saat ka­dar- normalden daha fazla kalori yakmaya devam ederler.

0 yorum:

Yorum Gönder

Sosyal Ağlar

Twitter Facebook Google Plus LinkedIn RSS Feed Email Pinterest

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

İLARİS MEDİKAL. Blogger tarafından desteklenmektedir.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Yandex

Yandex.Metrica

Kategoriler

Copyright © İLARİS MEDİKAL | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com