Besinlerin parçalanması ve emilmesi büyük oranda ince barsaklarda meydana kazanç. Ancak eksik miktarda yağ, yağ asidi, azıcık protein, eksik nişasta ve sellülozun (lifler) tamamı kalın barsağın ardına kadar ulaşır. Kalın barsakta yer alan bakteriler polisakkaritleri parçalayabilir, ama bu parçalanma sonucu ortaya meydana çıkan pentoz ve heksoz emilmez. neticede kolonun temel işlevi dışkıdaki su ve elektrolitleri geri emmek ve dışkıyı atılana dek depolamaktır.
Normal bir kimsede günde 1-2 dışkılama oluşabildiği gibi, 48 saatte hatta 72 saatle bir, tamamen sıradan kıvamda, dışkılama bulunabilir. Kabız teşhisi anamneze dayanmakta ise de, dışkıyı bakmak de bir fikir verebilir: Kuru, sert ve küçük parçalar halinde veya büyük, kalın silindirler halindedir. Ara Sıra anüsten çıkarken ufak kanamalara yol açabildiğinden, üzerinde eksik miktarda kan bulunabilir. Her gün dışkılama yapan kimselerde kabızlığın bulunup bulunmadığı şu basit usulle anlaşılması mümkün. Dışkılamadan daha sonra hastaya bir miktar «charbon medicinal» verilir. Normalde 24 - 48 saat içinde dışkıda görülmesi gerekir. 48nci saatte çıkan dışkıda kömür yoksa, her gün dışkılama olduğu halde, hasta yine kabız demektir. Kalınbağırsaklarda bulunan dışkının ancak bir kısmı çıkmıştır.
Çok kimse, özlem ettiği gibi dışkılayamadığı için kendisinde kabız olduğunu sanmaktadır. boşuna laksativler alarak, süppozituarlar koyarak ya da lavmanlar (enema) yaparak «hayali» kabızlıklarını tedaviye kalkarlar ve «hakiki» bağırsak hastalığının başlamasına yol açarlar. Bağırsaklardaki dışkı değil, alınan laksativler «oto-intoksikasyon»a yol açarlar. Pozitif laksativ almakla boşboğaz su ve elektrolit kaybı oluşur. Uzun zaman laksativ alanlarda hipopotasemi, hipokalsemi, hipermagnezemi, osteomalasi, steatore, protein kaybettiren enteropati, karaciğer yağlanması bulunabilir.
Laksativsiz yaşayamayacağını sanan, kendini sürekli hasta kabul eden ve her yakınmasını kabıza yoran kimselerde laksativ alınmasına bir süre ara verilmelidir. Hastalar genel olarak bu öğüte kulak asmazlar, laksativlerini bırakmazlar. Ama bırakıldığında, 1-2 gün sonra, dışkılamanın başladığı, kabızlığın bulunmadığı anlaşılır. Laksativlerin niçin olduğu karın ağrıları ve ishal gibi yakınmalar da ortadan kalkar.
Obsessiv-kompulziv yapılı kimseler dışkıları ile fazla ilgilenirler. Uzun uzun dışkıyı teftiş ederler. Küçük bir mukus parçası depresiyonlarını artırmaya yeterlidir. Depresiyonları arttıkça kabızlıkları da artar. Sonunda «Psikojenik kabız» ortaya çıkar. Laksativlerle yok, psikoterapi ile çare etmelidir. Yer değişim, dağıtılmış stresler (örneğin hastaneye yatma), yolculuklar -psikojenik nedenlerle- kabıza yol açabilirler.
Gerçek kabız, çoğu kez işlevsel bir olaydır. Yani kalınbağırsağın çalışma temposu bozulmuştur. Organik nedenlere emrindeki olan kabızlık epeyce nadir görülür.
Kabızlıkta en sık yakınmalardan biri meteorizm yani gaz ve şişlik şikayetidir. Özellikle kalın barsağın sol üstteki köşesinde biriken gazlar sol omuza vuran ağrıya neden olur. Spastik sütun hastalığında ise karın sol alt kısmında sancı meydana gelir.

0 yorum:
Yorum Gönder